12 Mart 2016 Cumartesi

Mantık Bize Ne Öğretir?

Mantık bize ne öğretirMantık Bize Ne Öğretir?

Mantık dersine giren profesör, öğrencilerin “Mantıklı olmak bize ne kazandırır? Mantık bize ne öğretir?” sorusuna bir anekdot üzerinden cevap vermeyi seçer. İşte o profesörün anlattığı anekdot ve mantığın bize öğrettikleri…

Öğrenciler o yılın ders programlarında yeni bir ders olduğunu farkederler. Dersin adı Mantıktır ve derse yaşlıca bir profesör girecektir. Nihayet, ilk mantık dersi başlar. Çocuklardan biri söz hakkı isteyerek:

- Sayın profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatır mısınız, ricasında bulunur.

Profesör, kendisine merak ve şüpheyle bakan talebelerine:

- Mantık dersinin insanların düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür.
Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum der.

- Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor: Birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde….Bunlardan hangisinin yıkanması lâzımdır?

Öğrenciler, hiç tereddüt etmeden:
Elbette, kirlisi! diye cevap verirler.

Profesör, tebessüm ederek:
- İşte evlâtlarım, mantık bu soruya cevap vermeden önce şunu sorar:

“Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerininki kirli olabiliyor?”







MEVLANA YAŞASAYDI, psikiyatrlar onu da akıl hastahanesine kapatır mıydı?



Psikiyatrlara bakarsak, Mevlana'nın bile akıl ve ruh sağlığı hiç de iyi değildi. 

Öyle ise biz kimi dikkate alacağız?

Bu yazı hayatınızı değiştirebilir!

        Psikiyatrinin tam 365 farklı hastalık tanımlaması bulunuyor ve bunların birçoğu Mevlana’da bile bulunuyor. Üstelik Mevlana'da bile bulunan bu haller, nesiller boyu çok çeşitli toplumların insanları tarafından üstünlük olarak kabul ediliyor iken henüz çok yeni olan sözde bilim psikiyatri öylesine çığırından çıkmış ve güç odaklarına hizmet eder bir durumda ki, en sağlıklı insanların bile yaşayabileceği insani halleri de hastalık sınıfına sokuyor. Tabii ki hemen ardından da ilaç kullandırıyor.

        Bu hastalık tanımlamalarını Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) yapıyor. Söz konusu ilaçları ise bu derneğin arkasındaki güç olan Siyonist ilaç firmaları üretiyor. Bir yılda yüz milyar dolardan daha büyük bir meblağı, reklam giderlerine harcayabilecek kadar büyümüş bu ilaç firmaları, ruhi ve akli sahada hiçbir faydası bulunmayan bir ilacı geliştiriyor ve sözde bilim psikiyatrinin sözde uzmanları da bu ilaçlar satılabilsin diye tamamen uydurma hastalık tanımlamaları yapıyor.

         APA bir hastalık tanımlaması yapınca, peşi sıra dünyanın dört bir tarafındaki sözde hekim özde sadece bir danışman olan psikiyatlar da itirazsız APA'ya tabi oluyor. Örneğin daha düne kadar "eşcincellik" ciddi bir hastalık kabul ediliyor iken şu anda psikiyatrlar tarafından hastalık olarak tanımlanmıyor. Neden hastalık olarak tanımlandığı da, sonra ne olup da birden hastalık tanımları arasından çıkarıldığı da, insanları ikna edecek surette açıklanamıyor, izah edilemiyor. Geçtiğimiz 60 yılda başka hiçbir hastalık kategorisinde psikiyatrideki kadar artış olmadı.

         Kurulan bu sömürü çarkında her şey bir takım güç odaklarının istediği şekilde yürüyor. Bu alanda her yıl trilyonlarca dolar, evet trilyonlarca dolar vurgun vuruluyor. En çok silah satan ikinci ülke Rusya, bir yılda 80 küsur milyar dolarlık silah satınca herkesin tartışma konusu oluyor ama ilaç firmalarının bundan çok daha yüksek miktarı sadece reklamlara harcadığı gerçeği kimseye duyurulmuyor. Şu anda dünyada yüz milyonlarca insan, uzun yıllardır psikiyatri ilaçları kullanıyor ve hiçbiri tedavi olamadı, olamıyor. Şu şartlarda tedavi olmaları da mümkün görünmüyor. Bu yüz milyonlarca insanın ve bu çarka yeni yeni katılacak daha milyonlarcasının, bu sarsıcı gerçeklerden haberleri yok. 



         Şimdi ise dünyanın saygın üniversitelerinden, psikiyatri sahasında uzman olan saygın bilim adamları, bu yaşananlardan rahatsız ve psikiyatrinin gerçek bir bilim dalı olmadığını, ilaçlarının bir işe yaramadığını ve üstelik bu ilaçların intihara bile sebep olan korkunç yan etkileri bulunduğunu anlatıyorlar.

3 Mart 2016 Perşembe

Bilye ile çalışan müzik makinesi, enstrüman

     Gün geçtikçe insanoğlu hala üretmeye ve sanata dair şeyler ile hayatında yol almaya devam ediyor. İşte insanın ve fizik kanunlarının sanata etkisi. 

İsviçreli Martin Molin tarafından yapılan ve Hennes Knutsson tarafından yapılan, wintergartan ismi verilen müzik kutusu tam 2000 adet bilyanın yüksekten piyano tuşlarına ve perküsyon aletlerinin üzerine düşmesi ile ile ses çıkarmasına dayalı çalışmakta. Aşagıdan videoyu izleyebilirsiniz :D


Yapılış aşamasına dair de videoları adım adım kaydeden Martinin kanalında video serilerini bulabilirsiniz. 





Neyzen TEVFİK - Sosyete Şiiri


ıslahına imkan yok, beyhude üzülme hiç

salgın halinde kumar evde poker ve briç
hayat sirkeden ucuz, düşünme şampanya iç.
memleket her baloda kazanır bir sürü piç.

bayan aşığı ile büyükada koyunda
bay almış metresini gezer hünkarsuyunda
orospuluk alçaklık var hepsinin soyunda
haya namus kalmamış rezalet diz boyunda

çiftler kenetli gibi sarılmışlar sımsıkı
dans eden kadın erkek konuşur sıkı fıkı
ikisi de duş ister, buna derler asrî dans
hiçbir külfet istemez, ne pay ne de avans

olgunluğa sermaye sarf edilen emektir
insan için nezaket doğruyu söylemektir
asriliğin mânâsı edeb, irfan demektir.
bizimkine gelince, düpedüz bok yemektir.

edepte terbiyede çok noksandır bilgimiz
namus ve iffet ile hiç kalmamış ilgimiz
insaf edelim yahu sosyete kim biz kimiz
şehvet ile kalkmıştır elde gezer sikimiz

göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan
sikişmeyen kadın yok, sen haber ver paradan
düşüncemiz yok bizim gam ve kederden başka
sıçan yok ağzımıza hükm-ü kaderden başka

avcı bilir avını her kuşa saldırmaz
kurnaz çoban sürüden kurda kuzu kaptırmaz
insanoğlu tuhaftır her söze pek aldırmaz
ibne dersin kızar da sikersin de aldırmaz.

Neyzen TEVFİK - Mecnun Şiiri

Yürü bre ehli deve endamını göreyim.
Sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim.
Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim.
Leylayı da sikeyim mecnunu da sikeyim.
Bana yar olmayan karının izzetini itibarini sikeyim.
Yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
Düşmüşüz bir orospunun belasina,
Koymadik diye taaa amının ortasina.
Kader böyle yazmış hatırasına,
Ben böyle hatiranin hikayesini sikeyim.
Kerem dagları deler bir amcık uğruna,
Aslı gitsin de, ona buna vurdura.
Bir kari için değer mi hiç bütün bunlara,
Her taraf amcık dolu mala iyi vurana.
Fuzuli am pesine düştün gurbete.
Am serindir, am derindir, şifa verir Millete.
Ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte.
Bu gidişle, yarrrağımı gidersin cennete.

Mecnun şiiri